(...mutlu gecen zamanin ardindan...)
Gunlerden bir gun daha once hic tanimadigi biriyle tanisti paia, sihirli kuresini sirtindaki heybesinde tasiyan bir buyucuyle. hic bilmedigi seyler anlatti bu yabanci paia'ya, seria'nin gizli bir dunyasi oldugundan bahsetti, aslinda o'nun paia'ya asik olmadigini, baska bir kizi sevdigini, hayatinin geri kalanini bu baskasiyla gecirmek icin planlar yaptigini soyledi. sihirli kuresinde seria'yi gosterdi o'na, kalbine girdi, kalbindeki diger yuzu gosterdi, kendisine hic benzemeyen bir diger kadinin yuzunu; buyucunun -seria'nin gercek aski olarak- gosterdigi bir baska kadinin. bilmedigi, taniyamadigi duygular ucustu kafasinin her tarafindan; kani cekildi, kalbi sizladi, vucudunun sogudugunu hissetti, gozlerinden yaslar dokuldu. suphelendi, uzuldu, agladi ilk defa. ne yapacagini bilemedi. sordu buyucuye, "nedir bu gozlerimden akan sey" diye. ama o akmaya devam etti cevabi dinlerken. ne olacagini kestirmeye calisti, "ne yapmaliyim" diye sordu bu kez o'na. buyucu "bir test yap" dedi, "benim geldigim yerde aski ifade eden yedi renk vardir. asik oldugunu gostermek isteyen erkek, her biri bu yedi rengin birinden olan gulleri sevdigi kadina verir. ama cok zordur bu gullerin hepsinin birden yetistigi yeri bulup, onlari getirmek. bu yuzden yedi gulu bir arada goren kadin onlari getiren erkegin gercekten kendilerine asik olduguna inanir ve erkegin askini kabul ederler. bunu iste seria'dan. onu alti kita otedeki tanrilarin dagina gonder. gokkusaginin bittigi yerde, gokkusaginin her bir renginin dustugu yerde o renkten guller var. birer tane iste. eger seni gercekten seviyorsa yapacaktir". sihirli kuresini cevirdi paia'ya dogru. gercekten de muhtesem bir manzaraydi onundeki cama yansiyan. guller inanlimaz bir renk cumbusu icindeydi, gokkusaginin tam altinda. gordugu resme asik oldu. sahip olmak istedi o gullere. farkinda olmadan dunyasini degistirdi. yalanla, kiskanclikla, huzunle ve acgozlulukle tanisti; icindeki ask -gozlerinden- terkederken vucudunu, bu yeni arzuyla yanip tutusmaya basladi kalbi: yedi renk gulun hepsine birden sahip olma arzusu.
o gece seria'ya sarilmadi, sacini oksayan ellerini uzaklastirdi kendinden, opucuklerine karsilik vermedi. ve sonunda konusmaya basladi. seria'dan askini ispatlamasini istedi. tanrilarin dagindaki gokkusagini anlatti o'na, gullerden bahsetti, o gulleri kendisine getirirse -ancak- o'nun askina inanabilecegini soyledi. o'nu bir sene bekleyecek, bir sene icinde kucaginda yedi farkli renkli gul ile geri donmezse asklari sona erecekti. caresiz kabul etti seria. hemen yola cikti. balta girmemis ormanlari, caglayarak akan irmaklari asti; kizgin collerde yurudu; canavarlarla savasti, olumlerden gecti. en sonunda vardi tanrilarin dagina. gokkusagini gordu. gelirken gectigi her engeli bine katlayan zorluklari asarak vardi gokkusaginin bittigi yere. renklerin altinda dolasti. her renkten bir gul aldi, ve heybesine koydu. tam alti ay olmustu yola cikali. hemen basladi geri donusune. ormanlar daha bir tehlikeli, irmaklar daha taskin, coller daha sicakti; daha fazla canavarla savasmak zorunda kaldi, yine olumlerden gecti. koyune vardiginda paia'ya kostu. bir sene boyunca askinin bitip bitmesinden cok, gozundeki "gokkusagi/gul resmi"nin hayaliyle yasayan paia sevincle karsiladi seria'yi. hemen gulleri sordu. heybesini uzatti seria, ve coktu yere. nefes nefeseydi, bir senedir tek gece bile uyumamisti, cogu gunu ac gecirmis, kana kana su icmeyeli haftalar olmustu. o'nu yasatan sey paia'ya duydugu askti sadece. ve simdi bu aski butun dunyaya ispatlamak uzereydi artik. paia hemen acti heybeyi, ve icinden yedi adet gul cikardi. yedi adet sapsari gul. seria'nin cantasina bir suru farkli renkte koydugu, ama gecen alti ayda kuruyan/sararan yedi gul. hayal kirikligiyla sondu paia'nin parlayan gozleri, agzindan sadece bir kelime cikti: "bitti". firlatti gulleri adama dogru. bu kelimeyle birlikte bir damla yas suzuldu seria'nin gozlerinden, ve son nefesini verdi sessizce - gozleri sevdigi kadinin gozlerinde, son dayanagi kalbi kirilmis.
bu manzaraya sahitlik edenlerin agizdan agiza anlatmalariyla, o gunden sonra sari gul ayrilik sembolu olarak bilindi hep. "bitti" demek icin bir isaret. oysaki butun duygular vardi o sarinin icinde. kimsenin bilmedigi, kimsenin gormedigi. ask vardi. ozlem, asalet, sehvet, mutluluk vardi; sonsuzluk vardi; fedakarlik, sadakat, guven, cesaret vardi, bir gokkusaginda butun insanlarin butun duygulari vardi.
"sari gul" gercekten asik -bir renkte gokkusagi hayal edebilen- insanlar icin, butun bu duygular |