31.05.2025 |
![]() Politikada bazı koltuklar var ki, bir kez oturan bir daha kalkmak istemiyor. Sanki kalkarsa nefesi kesilecek, yaşamı anlamını yitirecek gibi… 80 yaşına gelmiş siyasetçilerin hâlâ "ben, ben, ben" diyerek ortaya çıkmasını nasıl okumalıyız? Bakın, Ahmet Ataç’ın bir gazeteciye verdiği demeçte neredeyse her cümle “ben”le başlıyor. "Benim bileğimi bükemiyorlar", "Ben mahallelere yatırım yaptım", "İnsanların arasına girdiğimde paylaşılamıyorum"… Cümlelerdeki ortak tema açık: Bir ben var, benden içeri. Sanki bu şehirde seçimleri kendi başına kazandı, partinin katkısı yok. Sanki partililer, afiş asanlar, sandık başında nöbet tutanlar yoktu. Sanki bu şehirde başka kimse çalışmadı, kazandırmadı. Ve sanki hiçbir borç onun zamanında oluşmadı… Peki ya gerçekler? Bugün Tepebaşı Belediyesi borç batağında. Emekli olan personelin kıdem tazminatları ödenemiyor, maaşlar gecikiyor, hatta eksik yatırılıyor. Ama Sayın Ataç, suçu 2009’da görevi devraldığı Tacettin Sarıoğlu’na atıyor. “Ben hiç şikâyet etmedim” derken, aslında bolca şikâyet ediyor. Ne hikmetse 15 yıldır başında olduğu belediyede hâlâ borçların kaynağını önceki döneme bağlıyor. İnsan sormadan edemiyor: O zaman siz bu işi niye 15 yıldır yapıyorsunuz? Eğer çözüm üretemeyecekseniz, neden hâlâ o koltuktasınız? Aynı zihinsel çerçevenin bir benzeri de Yılmaz Büyükerşen’de. 25 yıl belediye başkanlığı yaptıktan sonra başkan danışmanı olarak görevine devam ediyor. Gençlere yer açma zamanı çoktan gelmişken, hâlâ belediye imkanlarıyla “aktif siyaset sonrası aktif görev” sürdürüyor. Üstelik şehrin yıllardır çözülemeyen kronik sorunları, trafik, çevre yolu eksikliği, su ve altyapı problemleri artık "mazeret" kaldıramayacak kadar açıkta. Çok net bir tablo var ortada:
Ve hâlâ kimse sorumluluk almıyor. Sadece "ben" diyen bir siyaset tarzı, "biz"i unutturuyor. Oysa artık bu şehir yeni bir hikâyeye ihtiyaç duyuyor. Egoların değil, ekiplerin, hesap verebilirliğin, şeffaflığın öne çıktığı bir yönetime… Yaş ilerledikçe insanın daha mütevazı olması, geçmişe dönüp ders çıkarması beklenir. Ama anlaşılan o ki, bazıları yaşlandıkça olgunlaşmıyor; tam tersine aynaya daha çok âşık oluyor. Ahmet Ataç’ın “Ben paylaşılamıyorum” cümlesi, bir halkın temsilcisi değil, bir sahne sanatçısının repliği gibi. Ancak ne yazık ki bu sahnede perde kapanmıyor, kulis boşalmıyor, hesap veren yok… Ve en acısı şu: Bu şehrin geleceği, kişisel egoların gölgesinde kalıyor.
Teyfik Nezen |
414 defa okundu |
Son Haberler | |
![]() |
Yaş İlerledikçe Ego da Büyür mü? |
![]() |
TEI’den Uluslararası Başarı Daha: |
![]() |
Eskişehir’in Lojistik Geleceği Raylara Taşınıyor, Bu Başarı Şehrin Gururudur! |
![]() |
Hatipoğlu’ndan Eskişehirli CHP’li Belediye Başkanlarına Eleştiri |
![]() |
![]() |
![]() |
Eskişehir’de "Hayat Boyu Öğrenme Haftası" Coşkusu: El Emeği Eserler Sergilendi! |
![]() |
Harezmî Eğitim Modeli Yıl Sonu Şöleni Eskişehir’de Gerçekleşti |
![]() |
Eskişehir ve Afyonkarahisar’da Ormanlara Girişler Yasaklandı! |
![]() |
![]() |
![]() |
Geleceğin Tarım Kahramanları Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğünü Ziyaret Etti |