Bilindiği üzere Türkiye’nin 100 yıllık terör Çıkmazı olan bölücü ve bölgesi örgütler üzerinde Cumhur İttifakı birleşenleri oldukça cesur adamlarla Orta Doğu’daki ve ülkemizdeki bu kısır döngüyü ortadan kaldırmaya yönelik yeni bir paradigma geliştirdiler.

“ Terörsüz Türkiye kimi ürküttü?”

2013 yılında birinci barış sürecinde 3,5 yıl süren sürecin sonunda Amerika, İsrail ve Avrupa’nın kışkırtmasıyla hendek olaylarına kadar varan ayrılıkçı ve dış destekli bölücü terör örgütü stratejisi Türkiye’nin 21. yüzyıl vizyonunda aşmış olduğu bu yeni paradigma ile neticeye ulaşamamıştı. Bilindiği üzere 2013 de gezi olaylarına giden süreçte Şanlıurfa’da istibarat polislerin evlerinde vurulması, Sürüç  Olayı,  Uludere köylülerinin bombalanması,  kitabevi olayı,  Rus çağını düşürülmesi ve devam eden süreçte Rusya Büyükelçisinin öldürülmesine kadar varan süreçte Fetönün hücrelerinin ülkenin milli birlik ve bütünlüğünü hedef alan kaos odaklı dış müdahalelere Türkiye’ye açık hale getirme stratejileri 15 Temmuz’da zirveye ulaşmıştı…

Bugüne yönelik “Kürt Açılımı”  hükümetin almış olduğu tedbirler korkak ve ürkek de olsa İsrail’in bölgedeki yeni stratejisi bağlamında milli güvenlik sorunu haline gelince yeniden barış ve kardeşlik projesi hayata geçirildi..

Müslüman ve Sünni olan Türk ve Kürt kardeşliğinin binlerce yıllık Sultan Alpaslan ve Komutan Mervan’ın birlikte savaş meydanlarında “Allahuekber” nidaları atmalar ile ta Ötüken’den Kafkasya’dan gelen genetik bir kardeşlik olduğu artık su yüzüne çıkmış bir gerçektir..

Emperyal sistemi parçala böl yut stratejisi çerçevesinde bölgede 1919’dan beri uygulamaya koyduğu Kanton ve kabile devletler anlayışı Türkiye’nin aktif Taarruz ve bölgesel güç olma yönündeki kabiliyetini gelişmesi üzerine Türk ve Kürt halklarının cumhuriyetin zülüm görmüş haksızlığa uğramış bu iki Müslüman milletin yeniden omuz omuza vermesi gerçeği ve gerekliliğini ortaya çıkarmıştır..

“ Türkiye artık gerçek Türklerin iktidarındadır”

Devşirme ve Beyaz Türkler olarak niteledimediğimiz etnik kökenleri farklı olan toplulukların Anadolu coğrafyası üzerindeki egemenlikleri emperyal ve sömürgeci anlayışları İngiliz sömürge anlayışının yüzyıldır bu topraklarda devam etmiş olması bugün terörsüz Türkiye gerçeğinin ne kadar elzem olduğunu bir kez daha ispatlamıştır..

Ülke bütçesinin %40 ın terör harcamalarına ayıran bir devletin var olması bilindiği üzere mümkün değildir. Buna yatırımları, sosyoloji psikoloji ve halkın refah ve mutluluğunu da eklediğiniz zaman ortaya büyük bir kırılgan nokta çıkmaktadır. İşte batı toplumları bu kırılgan nokta üzerinden hem Arapları  hem Kürtleri hem Türkleri özelde Orta Doğu halklarını Afrika ile birlikte düşündüğümüzde sömürgeci anlayışların kontrolü yönlendirmeleri ve denetimi altında tutulmaktadır…

Konuyla ilgili eski bir emniyet mensubu ve istihbarat polisi olan istihbarat ve strateji konusunda danışmanlık yapan Ahmed Sezgin Kocabay şu açıklamalarda bulundu: ben kendim şehit amcasıyım aynı zamanda ailemize yedi tane şehidimiz var en son şehidimizi feto terör örgütü’ne karşı verdik . Bizler Kürt asıllıyız . Türkiye cumhuriyeti Devleti’nin öznesiyiz . Ne mutlu türküm derken biz o sözde kendimizi buluyoruz .. bayrağımızı devletimizi herkesten çok sevdiğimizi de iddia ediyoruz .. bunun ispati Çanakkale’de şehit anıtlarında yazmaktadır .. biz yıllarca PKK ve FETÖ terör örgütü ile mücadele ettik.. her iki örgütte ülke kaynaklarını kullanarak Emperyal sisteme hizmet eden birer aparattır.. PKK’yla mücadele ettiğimizde Kürt gençlerinin örgüte karşı olan sempatilerini kırmak ve onları ülkenin gerçekleriyle yüzleşmeleri ve barışmaları için büyük gayretler sarf ederek barış sürecinin başlamasında büyük bir katkı sunduk.. Hamdolsun bu konuda devletimiz büyük bir mesafe alsa da devlet içerisinde yapılanmış olan feto bu ilk süreci maalesef sonlandırdı.. şu an içerdeki Türklük maskesi adı altında barış ve kardeşlik projesine karşı çıkan odakların istedikleri emellere ulaşamadığını görünce fetö’nun yeniden devreye girdiğini görüyoruz. Fetöi’nün uyuyan hücreleri bildiğimiz üzere örgütün hareket tarzı “ hayat diyalektiği” üzerine hareket ederek sosyal hayatın akışı içerisinde herhangi bir sebeple ülkenin milli ve manevi atmosferine zarar verecek ülkenin milli politikalarını sekteye uğratacak her türlü provokasyonu yapmaya hazır bireyleri olduğunu görüyoruz.. hadisatın da feto ve iltisaklı bireyler Malesef hala devlet kurumlarında etkinler.. maalesef bu konuda çok az mesafe kat edilmiştir… daha düne kadar fetö nün adliye imamı olduğu söylenen şahsın bugün Eskişehir’in en gözde mekanlarında 2 Eylül Caddesi’nde iki tane telefon dükkanı açıp servete servet katması ve benzer bir çok feto şüphelisinin, fetö den yargılanmış hapis yatmış insanların bir şekilde tahliye edilip adeta gövde gösterisi yapması toplum vicdanınız denmektedir .. bu refah seviyesi uyuyan fetö hücrelerine de cesaret vermektedir.. eylem yapma anlayışları 1-2 yıl yatar çıkarsın milyonların içerisinde rahat bir hayat sürersin mantığıdır. Maalesef devletimizin hukuk sistemindeki boşluklarını bir çok alanda olduğu gibi bu alanda da istismar edildiğini görmekteyiz.. diyerek; önümüzdeki beş yıl içerisinde bölgesel bir savaşın kaçınılmaz olduğunu büyük İsrail’le devletin kurulması için bütün hazırlıkların tamamlandığını bütün devletler gibi Türkiye cumhuriyeti devletin de savaşa hazırlık için yeraltı sığınakları dahil tüm çalışmalara hız verdiğini artık halkımızın görmesi gerektiği ve bu bilinçte olması ve bu bağlamda hayatlarını sürdürmeleri tedbirli olmaları provokasyonlara karşı uyanık olmaları konusunda uyarılarda bulunarak halkımız sağduyulu barış ve kardeşlik projesine destek vermeye davet etti…